İstanbul'da yaşanan korkunç Bahar Aksu cinayeti Türkiye'yi yasa boğmuştu. Eski eşi tarafından sokak ortasında katledilen Bahar Aksu'nun ardından, olayın yankıları sürerken şoke eden bir gelişme yaşandı. İddialara göre, Bahar Aksu'nun ölümünden sonra eski eşine ve kızına, Bahar Aksu'nun görüntülerini göndererek "Sıradaki kendisini hazırlasın" şeklinde tehdit mesajı atan bir erkek şahıs, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu karar, kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı.

Adalet mi, Serbestlik mi?

Bahar Aksu cinayeti, kadına karşı şiddetin ne denli vahim boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu elim olayın ardından, bir de tehdit mesajı atan şüphelinin serbest bırakılması, adalete olan inancı zedeledi. Peki, bu kararın arkasında yatan sebepler neler? Hukukçular bu durumu nasıl değerlendiriyor? İşte merak edilen soruların cevapları:

• Şüphelinin ifadesinde neler söylediği
• Mahkemenin hangi gerekçelerle serbest bırakma kararı verdiği
• Bu kararın emsal teşkil edip etmeyeceği

Bu soruların yanıtları, kamuoyunun vicdanını rahatlatacak mı, yoksa adalete olan güvensizliği daha da mı artıracak, zamanla göreceğiz.

Kadına Şiddete Karşı Mücadele Ne Durumda?

Bahar Aksu cinayeti gibi acı olaylar, kadına karşı şiddetle mücadelede ne kadar yol kat ettiğimiz sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Yasalarımız bu konuda yeterli mi? Uygulamada yaşanan aksaklıklar neler? Toplumsal bilinçlenme için neler yapılmalı? Bu soruların cevabını bulmak, benzer трагедийlerin önüne geçmek için hayati önem taşıyor. Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda daha etkin çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor. "Kadına şiddete sıfır tolerans" ilkesiyle hareket ederek, bu mücadeleyi hep birlikte sürdürmeliyiz.

Bahar Aksu'nun трагедияsi, adaletin tecelli etmesi ve kadına karşı şiddetin son bulması için bir dönüm noktası olmalı. Tehdit mesajı atan şüphelinin serbest bırakılması kararı, kamuoyunda büyük bir infiale yol açsa da, bu durum adalete olan inancımızı kaybetmemize neden olmamalı. Aksine, bu tür olaylar, adaletin daha etkin işlemesi ve kadına karşı şiddetle mücadelede daha kararlı adımlar atılması için birer uyarı niteliği taşımalıdır.