
Sara Ahmed İstanbul'da: Feminist Kulaklarla Umut Yeşertmek
Dünyaca ünlü akademisyen Sara Ahmed, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi (SU Gender)'nin davetlisi olarak İstanbul'daydı. Salt Galata'daki konuşmasında, feminist teoriye dair önemli kavramları ve gündelik hayatımızdaki yansımalarını ele aldı. Ahmed, şiirsel anlatımı ve gerçek hayattan örnekleriyle dinleyicilere ilham verdi. Konuşmasında Filistin'e destek mesajı veren Ahmed, özgürlüklerin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurguladı.
"Hayır! Şikayet Sanatı ve Aktivizmi"
Ahmed'in konuşmasının ana teması, şikayetlerin sadece birer sorun değil, aynı zamanda direnç ve umut kaynağı olabileceğiydi. "Bir hayır, başka bir hayıra el uzatabilir. Bu yüzden şikayetler, sadece direnç değil, aynı zamanda geleceğe dair bir umuttur," diyen Ahmed, şikayet etmenin bireysel değil, kolektif bir pratik olduğunu vurguladı. Özellikle kurumlarda "hayır" demenin zorluklarına değinen Ahmed, bu durumun bazen yalnızlığa, bazen de dayanışmaya yol açabileceğini belirtti.
Feminist Kulak ve Şikayet Mezarlığı
Sara Ahmed, feminist olmanın sadece bir söylem değil, aynı zamanda bir duyu biçimi olduğunu ifade etti. "Feminist kulak" kavramıyla, tanıklıkların nasıl paylaşıldığını ve birbirimize nasıl iyi geldiğini anlattı. Ancak, şikayetlerin çoğu zaman kurumlarda "şikayet mezarlığına" gömüldüğünü, yani görmezden gelindiğini veya bastırıldığını da dile getirdi. Ahmed, bu durumu gerçek hikayelerle örneklendirerek, şikayetlerin bölünemeyeceğini ve her bir şikayetin başkalarının hayatında da izler bıraktığını vurguladı.
Killjoy Gerçeği ve Kurumsal Kadercilik
Konuşmasının çarpıcı bölümlerinden birinde Ahmed, "killjoy gerçeği" kavramına odaklandı. Feministlerin çoğu zaman "neşe bozucu" olarak yaftalandığını, ancak bu kişilerin aslında tekrarlanan şikayetlerin taşıyıcıları olduğunu söyledi. Ahmed'e göre şikayet, sadece bir prosedür değil, aynı zamanda bir duygu, bir ağrı, bir tükenmişlik olabilir. "Kurumsal kadercilik" kavramıyla ise, kurumların "hep böyledir" diyerek şikayetleri görmezden geldiğini, şikayetçileri suçladığını ifade etti. Ancak, Ahmed, bu duruma rağmen pek çok kadının ve LGBTİ+'nın başka yollar açarak var olmaya devam ettiğini vurguladı.
Sara Ahmed'in İstanbul'daki konuşması, feminist teoriye dair önemli kavramları anlamamıza ve şikayet etmenin gücünü fark etmemize yardımcı oldu. Ahmed'in şu sözleri, konuşmasının özünü özetliyor: "Ne kadar küçük hissedersen hisset, ne kadar yalnız olursan ol — bir küçük kuş, bir küçük hayalet gibi — bu tarihin parçasısın: birbirimizi mümkün kılan bir tarihin." Bu sözler, hepimizin birbirimize destek olarak daha iyi bir dünya yaratabileceğimizi hatırlatıyor. Şikayetlerimizin direnç ve umut kaynağı olduğunu bilerek, geleceğe daha umutla bakabiliriz.