Savcılara Mal Varlığına El Koyma Yetkisi Mi Verildi? İşte Gerçek!
Gündem

Savcılara Mal Varlığına El Koyma Yetkisi Mi Verildi? İşte Gerçek!


26 October 20255 dk okuma42 görüntülenmeSon güncelleme: 27 November 2025

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM),bazı basın ve sosyal medya organlarında dolaşan "savcılara kişilerin mal varlıklarına doğrudan el koyma yetkisi verildiği" yönündeki iddialara sert bir yanıt verdi. DMM, bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir dezenformasyon kampanyasının parçası olduğunu açıkladı. Peki, bu iddia nereden çıktı ve gerçekte neler oluyor?

Dezenformasyon İddiaları ve DMM'nin Açıklaması

Son günlerde sosyal medya ve bazı haber sitelerinde, savcıların kişisel mal varlıklarına doğrudan el koyma yetkisi verildiği yönünde haberler dolaşmaya başladı. Bu iddialar, kamuoyunda büyük bir endişe ve kafa karışıklığına yol açtı. Ancak DMM, yaptığı resmi açıklama ile bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve tamamen uydurma olduğunu vurguladı. DMM'nin açıklamasında, bu tür asılsız haberlerin amacının kamuoyunu manipüle etmek ve güvensizlik yaratmak olduğu belirtildi.

Mal Varlığına El Koyma Yetkisi: Yasal Süreç Nasıl İşliyor?

Türkiye'de mal varlığına el koyma yetkisi, belirli yasal süreçler ve şartlar altında mümkündür. Bu yetki, doğrudan savcılara verilmiş bir yetki olmayıp, mahkeme kararıyla ve belirli suçların işlendiğine dair somut delillerin bulunması halinde uygulanabilir. Yasal süreç şu adımları içerir:

  • Soruşturma Aşaması: Savcılık, bir suç şüphesi üzerine soruşturma başlatır.
  • Delil Toplama: Suçun işlendiğine dair deliller toplanır.
  • Mahkeme Kararı: Yeterli delil bulunması halinde, savcı mahkemeden mal varlığına el koyma talebinde bulunur.
  • El Koyma Uygulaması: Mahkeme, talebi değerlendirerek karar verir. Karar olumlu ise, mal varlığına el koyma işlemi gerçekleştirilir.

Bu süreç, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olarak, kişilerin haklarının korunmasını amaçlar. Dolayısıyla, savcıların doğrudan ve keyfi bir şekilde mal varlığına el koyma yetkisi bulunmamaktadır.

Dezenformasyonun Toplumsal Etkileri

Dezenformasyon, günümüzde sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın karşı karşıya olduğu ciddi bir sorundur. Yanlış ve yanıltıcı bilgilerin yayılması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini engeller, toplumsal kutuplaşmayı artırır ve demokratik süreçlere zarar verir. Bu nedenle, dezenformasyonla mücadele, kamu kurumları, medya kuruluşları ve bireylerin ortak sorumluluğundadır.

Bu tür asılsız iddiaların yayılması, toplumda gereksiz bir panik ve güvensizlik ortamı yaratmaktadır. Vatandaşların, bu tür haberlere karşı dikkatli olması ve doğruluğunu teyit etmeden paylaşmaması büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, doğru bilgiye ulaşmak ve doğru bilgiyi yaymak, hepimizin sorumluluğundadır.